7 Ağustos 2014 Perşembe

Cadılar hakkında iddalar

Cadı (İngilizce witch) birçok Dinde ve Mitolojide Doğaüstü güçleri olduğuna inanılan insanlardır. Cadılar Erkek ya da Dişi olabilirler. Cadılık Günümüzde bir Din olarak kabul görmeye başlamış ve adına ingilizce witchcraft adı verilmiştir. Witchcraft aynı zamanda cadılık sanatını uygulayan insanların bağlı olduğu Dini vurgulamaktadır. Esasında Şaman Dininin daha modernize ve sistamatize edilmiş şekli olarak görülebilir. Eski yunancada Witch Tedavi eden iyleştiren, şifa veren insan anlamına gelmektedir. Günümüzde Günümüzde Cadılık sanatıyla uğraşan pekçok insan yaşamaktadır. Cadılar hayatta ne yaparsan 3 katıyla sana döner inancını paylaşırlar. Eğer bir kötülük yapıcaksan 3 misli sana dönecektir, Eğer iylik yaparsan aynı şekilde 3 katı sana dönücektir inancını paylaşırlar. Bundan dolayı Cadılar asla kötü birşey yapmak ya da zarar vermek istemezler, bilirlerki yaptıkları kötülük fazlasıyla kendilerine dönecektir. Cadılık Dünyada Cadılık dünyanın pek çok ülkesinde farklı adlar ve şekillerde uygulanabilmektedir. Macumba Afrika büyüsüdür, buna karşılık Haiti adalarında bu büyücülük sanatına verilen ismi Voodoo'dur. Cadılar dünyadaki bütün din ve inanışların hepsine önem verir onların büyüsel uygulamalarını kullanırlar. Gerald Gardner Gerald Gardner'ın 1954 yılında kurduğu cadılık sanatı en meşhur olanlarından biridir. Gerald Gardner antropolojist, occultist( Gizli ilimlerle uğraşan )ve yazardır. Kendi kurduğu Tarikatın bugün halen takipçileri mevcuttur. Türkçede Cadı, dilimize Farsça'dan gelmiş bir sözcük olup; ilk anlamı "Geceleri dolaşarak insanlara kötülük ettiğine inanılan hortlak"dır (TDK). İkinci anlamı ise, "Kötülük yaparak başkalarına zarar veren kadın" anlamını taşır. Eski dilde güzel gözlü kadın manasına da gelen Cadı; günümüzde 15. yüzyılda Avrupa'daki bakış açısına göre genellikle süpürgesi üzerinde uçarak gezinen, büyücü bir kadını temsil eder. Harry Potter gibi öykülerde de görülebildiği üzere erkekler de cadı olabilmektedir. Afrika'dan, Avrupa'ya; Hindistan'dan, Orta Doğu'ya; Dünyanın dört bir yanında büyücülerin veyahutta cadıların kültürlerde mevcut olduğunu görebiliriz. Eğer ki; cadı kelimesini, süpürge ile gezinen, kafasında siyah bir Sombrero'yu andıran şapka ile dolaşan, büyüler yapan insanlar olarak incelemek istersek; bu inanış 15 ila 17'inci yüzyıl arasında Avrupa'da yaşayan kendilerini cadı olarak ilan eden; dul kadınları temsil eder. Realistik olarak incelemek istersek; dul kadınların 15. ila 17. yüzyıl arasındaki zor yaşam koşulları altında yaşayabilmesi için yaptıkları zoraki bir meslektir. Varolmasının ana sebebi de ekonomikseldir. 18. yüzyılın ortası itibariyle cadıların yerini falcılar almıştır. 19. yüzyılın ortalarında; Edebiyat'ın başlıca karakterleri arasına giren cadı; halen günümüzde popülerliğini korumaktadır. Halkı sindirmeye çalışan bağnaz krallıklar kelimeyi anlamının aksi yönünde kullanarak , bilimi ve adaleti savunan insanları suçlayıp sindirmek için kullanmış ve sembolleştirmiştir. Bu sembolun halk üzerinde oluşturduğu dini etkiden yararlanılmış ve aykırıların toplumdan ayıklanması için kullanılmıstır. Avrupada binlerce insan cadılık ve benzeri şuçlardan diri diri yakılmıştır . Galileo gibi aydınlanma çağının bircok bilim adamı ve sanatçısı Engizisyon mahkemelerinde suçlanmış ve görüşlerini inkara zorlanmıştır. Cadı denildiğinde ilk olarak aklımıza, süpürgesiyle uçan, siyah renkli kedisini yanından ayırmayan, yaptığı büyülerde kurbağa eksik olmayan uzun burunlu, uzun tırnaklı koni şeklindeki şapkasıyla yaşlı bir kadın sembolü gelir. Son dönemlerde büyücülüğü ve cadılığı konu alan filmlerin yaygınlaşması cadılara ve büyücülüğe olan merakın arttığını gösteriyor. Bilindiği gibi dünya da büyük bir ün yaparak en çok okunan kitaplar arasına giren İngiliz yazar J.K. Rowling’in yazmış olduğu Harry Potter kitabının konusu tam olarak bu noktaya değiniyor. Büyücülük, cadılar kitabın ana temasıdır. Aynı isimde beyaz perdeye uyarlanan film okur sayısı kadar ilgi gördü. Bu konuya ilginin arttığı açık şekilde görülürken, piyasada iyi bir pazar haline geldi. Ülkemizde de ilgi gören bu konu bazı yayın organlarını harekete geçirdi. Bu konuda yayınlanan ilk dizi Sihirli Annem dizisiydi. Dizi de cadı rolündeki kadının kocasını köpeğe çevirmesi esprisi o dönemin gündemini uzun bir süre meşgul etmişti. Psikologlar günlerce bu tür yayınların çocuklar üzerinde etkilerinde bahsetmişlerdi. Olaya espri boyutundan çıkıp reel olarak baktığımızda gerçek anlamda tarihteki cadılar bu kadar masum ve eğlenceli miydi? Cadılar; özellikle Ortaçağ döneminin ilk akla gelen olaylarından biriydi. Engizisyon ve cadıları yanyana cümlede kullanmak hiç de yadırganacak bir şey olmasa gerek. Cadılık olayları Roma’nın Hıristiyanlığı kabul etmesiyle birlikte henüz Hıristiyanlığı duymayıp, köylerinde ve ülkenin ücra köşelerinde çok tanrıcılık dinine mensup kişilerin hala var olmalarıyla ve şeytanla işbirliği içine giren ve şehvet düşkünü oldukları iddia edilen cadıların var olduğu iddiasıyla kilisenin, din adı altında çok tanrılı dini kaldırma mücadelesi verdiği ve bu uğurda engizisyon mahkemelerinin kurulduğu bir dönemde cadıcılık kavramı gün yüzüne çıkmıştır.ORTAÇAĞ VE ENGİZİSYON Ortaçağ Avrupasında bir çok kadın cadılık yaptığı iddiasıyla yakılmıştı. Dönemin şartlarına ve uygulanış şekline baktığımızda belki de bir çok masum kadın bu despot kanunun kurbanı olmuştu. O dönemde tıp biliminin henüz köylerde ve ücra kasabalarda yaygınlaşmaması kadınları hastalıklara karşı bir takım önlem alma zorunluluğu doğurmasına sebep olmuş, bunun neticesinde ormanda ilaç yapmak amaçlı bitki toplayan kadınlar, topladıkları bitkilerle büyücülük yaptığı iddiasıyla cadı ilan edilmişler, engisizyon kurbanı olmuşlardı. Nitekim Tevrat “Efsuncu kadınları yaşatmayacaksın” (çıkış :22:18) şeriatı kadınların potansiyel bir cadı olduğu fikrinin yaygınlaşmasını sağlamıştır. Buna karşı bir tez geliştiren, Dünyaca ünlü Davincinin şifresi adlı kitabın yazarı Dan Brown olaya başka bir perspektifle bakarak cadı avının amacını tamamen bambaşka bir boyuta taşımış, Mecdelli Meryem olayına dayandırıp, asıl amacın İsa peygamberin aslında bir çocuğu olduğu ve soyunun devam ettiği, ancak soyundan gelen üstün özelliklere sahip bir kadın düşünüldüğü ve bu kadının Hıristiyanlığın temel inancını sarsacağı için kadının cadılık yaptığı gerekçesiyle ortadan kaldırılması gerektiği için kilisenin bu uygulamayı başlattığını bir kurgu yoluyla kitabında anlatmıştı. Tarihte cadılık suçlamasıyla yakılıp, daha sonra itibarı azize ilan edilmek suretiyle iade edilen kadınlarda vardı.Jeanne d'Arc: Fransız halk kahramanı. Erkek kılığına girerek İngiliz işgaline karşı savaşmış; esir düştükten sonra diri diri yakılmış. Engizisyon tarafından dine karşı gelmek ve büyücülük yapmakla suçlanan Jeanne d'Arc, 1920'de Vatikan tarafından azize olarak kutsanmış.Cadı avı sadece Avrupa da değil Amerika ve Orta Asya ülkelerinde de ses getirmiştir. Günümüzde hala cadıcılık olgusuna inanan bazı ülkeler vardır. Örneğin Hindistan da Orissa kentinde cadıların kurmuş olduğu dernekler ve cadıların cezalandırılmasına karşı birleşen cadıların kurduğu dernekler bulunuyor. Cadılar özellikle bu suçtan ötürü cezalandırılan kadınlar o dönemde feodalizm ile yönetilen sistemin bir kurbanı olarak tarihin acı sayfalarında yer alıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder